Uşak’ta Gezilecek Yerler
Geçmişten bu yana pek çok uygarlığın yerleşim alanı olarak seçtiği Ege’nin şirin şehri Uşak, seyahat severlere her dönem kucak açabilen güzel bir kent. Bulunduğu konum, tarihi yapıları, doğal güzellikleri ve sıcakkanlı insanlarıyla, kişiyi anında sarıp sarmalayabilen dokusuna hayran kalmamak elde değil. Bu nadide şehrin önemli gezi noktalarını öğrenmek için hazırladığımız listeye bir göz atabilirsiniz.
Ulubey Kanyonu
Dünyanın ikinci büyük kanyonu sayılan Ulubey, 2015 yılında çevre düzenlemesi yapılarak turizme açılan güzel bir seyahat rotası olma özelliğini taşıyor. 50-100 metre aralığında değişen genişliğiyle göz kamaştırıcı bir yapıya sahip kanyonun uzunluğu 45 metreyi buluyor. Maceraperestleri kendine hayran bırakan kanyonda sal turu, balon gezintileri ve dağ tırmanışı da yapılıyor. Hatta geziniz boyunca bu kanyona yakın tepelere çadır kuran kişilere de rastlayacaksınız. Uşak’a 30 km uzaklıkta bulunan Ulubey ilçesindeki kanyona ulaşmak için merkezden saatte bir hareket eden toplu taşıma araçlarını tercih edebilirsiniz. Eğer yükseklik korkunuz yoksa baş döndürücü güzelliğini 135 metrekarelik cam terastan izlemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.
Clandras Köprüsü
Doğa aşıklarının başını döndürecek bir başka aktivite de Clandras isimli köprüye yapılacak bir gezi olabilir. Uşak merkeze uzaklığı 45 km olan bu köprü, Karahallı ilçesinde bulunuyor ve Banaz Çayı üzerine 2500’lü yıllarda Frigyalılar tarafından inşa edildiğine dair buluntular var. Yaz aylarında piknik yapmayı seven ailelerin ilk tercihi olan bu yerin en beğenilen özelliği de iki dağ arasına inşa edilmiş olan köprüsü oluyor. Yeşilliklerle kaplı çevresi ve şırıl şırıl akan Banaz Çayı ile sıcak yaz günlerinin bunaltıcı havasından kaçmak için ideal olan bu bölgede harika vakit geçirebilirsiniz. Gösterişli köprüsü ise 24 metre yükseklik, 17 metre derinlik ve 1,75 metre ene sahip. Fil ayağı denilen iki ana gövdeden oluşan köprü etrafında yaz aylarında büyük yoğunluk yaşanıyor.
Blaundus Antik Kenti
Ulubey ilçesi Sülümenli Köyü’nde bulunan antik kent, Helenistik Çağ’a ait tarihi dokulardan oluşuyor. Makedonyalılar tarafından kurulan kent, derin vadilerle çevrili bir yarımadaya kurulduğu için birinci dereceden sit alanı olarak kayıt altına alınan oldukça değerli bir yer. 1845 yılında keşfedilen antik kent önce Bergama Krallığı’na bağlanıyor ancak sonrasında Roma İmparatorluğu’na geçiriliyor. İçerisinde kale, tapınaklar, stadyum ve kaya mezarlar bulunan antik kente en az bir saat zaman ayırarak detaylı incelemeler yaparak gezmelisiniz. Bol bol fotoğraf çekmek isteyeceğiniz bu antik kenti görmeden şehirden ayrılmayın.
Uşak Arkeoloji Müzesi
1970 yılında hizmete açılan müzede tarihin her dönemi farklı vitrinlere ayrılarak eserlerin incelenmesinde kolaylık sağlanmış. İlk vitrinde eski Tunç Çağı eserlerinden idoller, gaga ağızlı testiler, taş baltalar gibi o dönemde kullanılan ilkel araç ve gereçler sergileniyor. İkinci vitrinde Helenistik ve Roma dönemine ait eserlerden oluşan toprak kaplar ve cam eserler yer alıyor. Vitrin dışında açıkta sergilenen eserler genellikle Roma’dan kalma adak, mezar stelleri ve kefaret yazıtlarından oluşuyor. Pazartesi günleri dışında 08.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilen müzedeki en ilgi gören eserler arasında Lidya Kralı Karun’un dilimize de ‘’Karun kadar zengin olmak’’ deyimiyle yer edinen o meşhur hazinesi oluyor.
Atatürk ve Etnografya Müzesi
1890 yılında bölgenin zengin ailelerinden Kaftancızadeler diye bilinen bir aileye ait olan binada Kurtuluş Savaşı döneminde Atatürk konaklamış. Yunan ordu başkomutanı Trikopis’i Türk gelenek ve göreneklerine uygun bir şekilde ağırlayan Atatürk’ten sonra 1978 yılında müzeye çevrilen ev, dönemin değerli eserlerinin sergilendiği nadide yerlerden biri. Eski dönem giysiler, silahlar, yöresel ve etnografik malzemelerin yanı sıra Atatürk’e yatak odası olarak ayrılan ve asla düzeni bozulmayan odayı da görebileceğiniz müzede yine Atatürk’ün kullandığı kişisel eşyalar da var. Tarihi eserleri birebir inceleyebileceğiniz müzede en ilgi çeken eşyalar arasında sehpa, koltuk ve aynalardan oluşan değerli parçalar bulunuyor. Sabah 08.00’de giriş yapılabilen müzeyi saat 17.00’ye kadar gönlünüzce gezebilirsiniz.