Paris'i 48 Saatte Gezmeye Ne Dersiniz?
Yılın dört mevsiminde de Avrupa’nın en güzel ve romantik şehirlerinden biri olan Paris’i tanımak için elbette 48 saat yeterli olmayabilir. Kışın girdiğiniz butik bir kafede sıcak çikolata içerek, Paris modasını takip eden şık insanları seyredebilir ya da yazın akşam serinliğinde Eiffel Kulesi önünde çimlere uzanarak Paris’te olmanın zevkine doyasıya varabilirsiniz. Hem zamanınızı en güzel şekilde değerlendirmek, hem de Paris’i köşe bucak gezmek istiyorsanız bu tavsiyelerimize kulak vermenizde fayda var.
Louvre Müzesi’ndeki eserleri inceleyin
Yılda 8.8 milyon ziyaretçinin geldiği Louvre Müzesi Fransa’nın, hatta tüm dünyanın en görülmeye değer nadide sanat eserlerinin bir araya getirildiği eşsiz bir müze. Öncelikle camlı piramit önünde etrafı seyrederken kendinizi harika bir tarih gezisine hazırlayın. Camlı piramitten müzenin farklı bölümlerine geçiş yapacaksınız. Birinci katta Avrupa’nın dekoratif sanatı ile müze hakkında ilk izlenimleriniz oluşacak. Ortaçağlardan 19. yüzyıla kadar olan zaman diliminde üretilen şaheserler sadece sanat ile ilgilenen insanları değil, her yaştan insanı kendi ihtişamı ile etkileyebilir. Müzede Mısır, Yunan, Roma medeniyetlerine ait sanata âşık ellerin ürettiği eserler göreceksiniz. Saraya giriş sıraları çok uzun olduğu için biletlerinizi isterseniz İnternet üzerinden de alabilirsiniz. Müzede audio (sesli) rehber de size eşlik edeceği için eserlere sadece bakıp geçmeyecek, aynı zamanda eserler hakkında bilgi edinebileceksiniz. Müzede en önemli parça olan Mona Lisa tablosu ise gizemli gülümsemesi ile her yıl yüz binlerce turistin buraya akın etmesinin sebeplerinden biri. Louvre Müzesi’ni gezmeniz için en az 3 gününüz gerektiği için belli başlı eserleri görmeyi hedefleyerek planınızı yapmanızı öneriyoruz.
Kruvasan ve makaron yiyin
Öğle arası biraz dinlenmek istediğinizde mutlaka Fransız mutfağında pişirilip oradan dünyaya yayılan kruvasanı deneyin. Tereyağlı ve çıtır çıtır hamurdan yapılan enfes kruvasan ağzınızda eridiği zaman asıl Paris’te olduğunuzu hissedeceksiniz. Le Grenier A Pain Abbesses’de bir fincan kahve eşliğinde yediğiniz çikolatalı, meyveli kruvasanların tadı damağınızda kalacak. Ayrıca harika baget ekmeği ile yapılmış sandviçlerin kokusunun cazibesine direnemeyebilirsiniz. Fransız mutfağının ünü tüm dünyaya yayılan lezzetlerinden bir diğeri de enfes makaronları. Pierre Herme Paris’te yapılan makaronların ağızda dağılan kıvamı ve göz alıcılığı birkaç dakikalığına da olsa dünyanın en harika hissini yaşatacak size.
Eiffel Kulesi’nden şehri panoramik izleyin
Paris dediğimizde aklımıza ilk gelen Eiffel Kulesi şehrin belki de en önemli simgesi. Paris’in her köşesinde mini Eiffel Kulesi anahtarlıkları, magnetleri, minyatürlerini bulabilirsiniz. 1889 senesinde yapımına başlanan Eiffel aslında Dünya Fuarı için tasarlanmış fakat sonra fazla ilgi gösterilmesi nedeniyle zaman içinde Paris’in en önemli binalarından biri haline gelmiş. Kulenin tepesine asansörle çıkıp inebilirsiniz. Sadece demirlerden ibaret olmayan bu yapıda aynı zamanda hediyelik eşya mağazalarından da kendinize veya sevdiklerinize küçük hediyeler alarak sürprizler yapabilirsiniz. Eiffel Kulesi’ndeki kafede oturup Fransız şarabınızı yudumlayarak anın tadını çıkarmak isterseniz bunu akşam saatlerine denk getirmeye çalışın. Şehrin ışıl ışıl olan manzarası ile Fransız şarabının arkadaşlığı zaman kavramını unutturup kendinizi muhteşemliğin akışına bırakacaksınız. Eiffel Kulesi’nde üç tane terastan herhangi birine çıktığınızda karşılaşacağını harikulade Paris manzarasına o kadar âşık olacaksınız ki, bir an olsun fotoğraf çekmeyi unutup, sadece manzarayı seyrederek hafınıza kaydetmeye çalışacaksınız sadece.
Fransız çikolatası ile mutluluğun formülünü keşfedin
Çikolatanın insanda mutluluk hormonunu artırdığının bilimsel olarak kanıtlandığını hepimiz biliyoruz. Bir de bu çikolatayı aşkın, romantizmin başkentinde en iyi çikolata üreticilerinin dükkânlarında yerseniz neler olacağını sadece hayal edin. Vitrinlerde dizilen çeşit çeşit çikolatalardan gözlerinizi alamayacaksınız ve hepsini denemek isteyeceğinizden eminiz. Özellikle Patric Roger imzalı çikolatalar dünyaca ünlü ve siyah bitter çikolatalarının tadına bakmadan 48 saatlik Paris turunuzu sonlandırmamalısınız.
Versay Sarayı’nın bahçelerinde gezinin
Avrupa’nın en gösterişli hanedan sarayı olan Versay gerçekten görülmeye değer yerlerden biri. Maria-Antoinette’nin masalsı bahçesinde dolaşırken sanki bir büyülü dünyaya ayak basmışsınız ve yeşillikler, çiçekler arasında periler dolaşıyormuş hissine kapılacaksınız. Sarayın en ilginç noktalarından biri olan 357 ayna ile çevrelenmiş Aynalar Salonu’nda kendi yansımanızı doyasıya seyretmenin keyfine varacaksınız.