İzmir'in En Ünlü Han ve Kervansarayları
İpek ticaret yollarının İzmir üzerinden geçmeye başladığı dönemlerde Osmanlı Devleti tarafından özellikle limana yakın Kemeraltı mevkiine yaptırılan hanlar, şehrin tarihi dokusuna harika bir hava kattı. 16. yüzyıl başlarında 1000 nüfuslu bir sahil kasabası olan İzmir ilerleyen dönemlerde önemli bir liman kenti haline geldi. İzmir’e geldiğinizde kısa bir tarih molası vermek isterseniz ki biz şiddetle tavsiye ediyoruz, işinizi kolaylaştıracak küçük bir liste hazırladık:
Kızlarağası Hanı
Haremden sorumlu, padişah ve sadrazamdan sonra Osmanlı Devleti’nin en yetkili kişisi olan kızlar ağası için 1743 yılında harem ağalarından Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılan han, İzmir Liman Kalesi’nin hemen arkasında, bugünkü Kemeraltı Çarşısı’nda bulunuyor. Limana yakın olduğu için tarih boyunca canlılığını koyuyan han, kesme taş, kaba yontma taş ve tuğladan yapılmış. 1993 yılında restore edilen han günümüzde el sanatları, hediyelik eşyalar, deri kıyafetlerin satıldığı, avlusunda çay bahçelerinin bulunduğu sevimli ve otantik bir mekan olarak İzmir halkının beğenisini kazandı.
Abacıoğlu Hanı
Kemeraltı Çarşısı’nın merkezine biraz uzakta kaldığı için pek bilinmeyen ve daha tenha olan bu tarihi hanı kafa dinlemek için tercih edebilirsiniz. Kesme taş, yontma taş ve tuğladan inşa edilen yapı Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde sebze, meyve hali olarak daha sonra ilçe garajı olarak kullanılmış. 2007 yılında restore edilen, 2011 yılında Philippe Rotthier Avrupa Mimarlık yarışmasında ödüle layık görülen Abacıoğlu Hanı, günümüzde hediyelik eşya dükkanı, kafe ve restoranların da içerisinde olduğu bir han olarak hizmet veriyor.
Büyük Kardıçalı Hanı
İzmir’in ilk tütün tüccarlarından İbrahim Bey tarafından 1928 yılında, Cumhuriyet döneminin başarılı mimarlarından Mehmet Fesçi Bey için yaptırılmış. Yunanistan’ın Kardiça kasabasında daha fazla yaşayamayacağına karar veren Halil Onbaşı, torunu İbrahim Bey ve birkaç akrabasıyla İzmir’e göçer. Tütün, incir, üzüm gibi birçok ticari alanla uğraşan İbrahim Bey başta Pasaport semtinden yapılar satın alarak işlerini yürütmeye çalışsa da yeterli gelmemiş ve Türkiye’nin ilk betonarme yapılarından biri olan Büyük Kardıçalı Hanı’nı yaptırmış.
Mirkelamoğlu Hanı
Günümüze bozulmadan gelmeyi başarmış hanımızın yapılış tarihi hakkında herhangi bir yazıt bulunmadığı için pek bir bilgi yok aslında. Kesme taş, kaba yontma taş ve tuğladan yapılmış han, ortadaki avlusu ve onu çevreleyen iki katlı dikdötgen yapısıyla tipik bir Osmanlı mimarisini günümüzde yaşatmayı başarmış. Henüz restorasyon çalışmaları başlamamış olan Mirkelamoğlu Hanı günümüzde kürk imalatçıları, restoranlar ve çağ ocaklarına ev sahipliği yapıyor.
Büyük Karaosmanoğlu Hanı
Orta Asya’dan Manisa’ya göçen Karaosmanoğlu ailesi, başta haramilik yapsa da İran Savaşı’ndan sonra Osmanlı’yla yakın ilişkiler kurmayı başarmış ve İzmir’de sancakkale muhafızlığını getirilmiş. Başarılarıyla tarihte yerini alan Karaosmanoğulları aynı zamanda İzmir’e kattığı tam 108 yapıyla da halkın sevgisini kazanmış. Hatta Aliağa ilçesi, ismini o dönem Menemen’e yerleşen Karaosmanoğlu Ali Ağa’dan alırmış. Büyük Karaosmanoğlu Hanı’nın inşa tarihi hakkında net bir bilgi olmamasına rağmen 19. yüzyıl başları olarak tahmin ediliyor. Mirkelamoğlu Hanı’na bitişik olan bu yapının bir kısmı Fevzi Paşa Bulvarı açılması sırasında yıkılmış.
Çakaloğlu Hanı
Günümüzde atıl olan Çakaloğlu Hanı, girişindeki çeşme ve sebilde yer alan tarihlere göre III. Selim döneminde; 1805-1806 yıllarında inşa edilmiş. Kesme taş, moloz taş ve tuğladan yapılan yapı, 18 odalı dikdörtgen bir mimariye sahip olup, süslemeli cephelere renklendirilmiş koridoru ve odaları beşik tonozlarla örtülmüş. Günümüzde maalesef bakımsız durumda bulunan Çakaloğlu Hanı’nın mimari yapısının yarattığı mistik havasını, içine girince sizi karşılayan ışık oyunlarıyla hissedeceksiniz.
İzmir Çeşme Kervansarayı
Çeşme’nin merkezine otantik bir hava katan kervansaray, 1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Ali Pabuççu’nun oğlu Ali’ye yaptırıldığı için, Kanuni Kervansarayı olarak da anılıyor. Benzeri Kuşadası’nda da bulunan kervansaray geleneksel Osmanlı mimarisinin bir örneği olmasına rağmen dış görünümü kaleye benzemiği için kendine has bir tarz yakalamış diyebiliriz. Zamanında deniz yoluyla gelen birçok tüccara ev sahipliği yapmış kervansarayın restorasyonu tamamlanmış ve Çeşme’nin sıcacık atmosferine otantik bir hava katmak için otel olarak konaklama hizmeti veriyor.