Fransa’da Gezilecek Yerler


Sanat deyince ilk akla gelen, kültürel mirasları tescillenmiş olan Fransa, her insanın gidip görmesi gereken şahane bir ülke. UNESCO tarafından kültürel miraslarının birçoğu tescillenen ülkenin her noktası muazzam bir güzellikle donatılmış. Günün birinde bu ülkeye gitmeye karar verirseniz, sizler için derlediğimiz Fransa’da gezilecek yerler yazımızı mutlaka okumalısınız.


Eiffel Kulesi

Başkent Paris’te bulunan, sadece Fransa’nın değil, aynı zamanda tüm dünyanın sembolik yapılarından biri olan Eiffel Kulesi, her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret ediliyor. 1889 yılında Fransız Devrimi kutlamaları için yapılan kule ilk dönemlerinde pek çok kişi tarafından eleştirilir ve bu dev metal yığını yeterince ilgi görmeyince yıkılmasına karar verilir. Fakat yüksekliği nedeni ile telgraf anteni olarak kullanılsın denilince yıkımdan vazgeçilir. İşte o günden beri dünyanın en meşhur yapılarından biri olarak kabul edilen Eiffel Kulesi’ni Fransa gezinize harika bir başlangıç yapmak için listenizin ilk sırasına alabilirsiniz. İçerisinde bulunan restoranda Fransız lezzetlerini tadabilir, şahane manzarasında tüm Paris ayaklarınızın altındaymış gibi hissedebilirsiniz.


Notre Dame Katedrali

Paris’te bulunan Notre Dame Katedrali, Fransızların en önemli dini yapıtlarından biri. Görkemli yapısıyla her göreni kendine hayran bırakan ve farklı bölmelerden oluşan katedral, Victor Hugo’nun Notre Dame Kamburu kitabı ile özdeşleşmiş durumda. En çok ilgi gören kısmı kuleleri olan katedralde, “hazine” ismi verilen bölümde Hristiyanlığın başlangıcından bu yana yazılmış el yazması eserler sergileniyor. Dini kıyafetler ve Hz. İsa’nın çarmıhından çivi ve dikenli teller de yine bu bölümde bulunuyor. Önemli sanatçıların eserleri ile iç dekoru büyük bir özenle tasarlanan bu olağanüstü yerde kulelere çıkıp Paris’i panoramik bir şekilde seyredebilirsiniz.


Louvre Müzesi

35.000’e yakın eseri ile Paris’in şahane müzesi Louvre’yi gezmek için öyle bir iki saat değil, koca bir güne ihtiyacınız var. Tarihi ortaçağ dönemine kadar uzanan Louvre Müzesi’nin içerisine girebilmek için çok uzun bir kuyrukta beklemek zorunda kalabilirsiniz. Bu nedenle biletinizi ya önceden otomatik bilet makinesinden almalı ya da İnternet aracılığı ile online bilet satın alma işleminizi halletmelisiniz. Richelieu Kanadı, Sully Kanadı ve Denon Kanadı olarak üçe ayrılan müze, dünyanın en önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor. Meşhur Mona Lisa tablosundan tutun da Milattan Önce 2. Yüzyıldan kalan Milo Venüsü’ne kadar pek çok eseri görme şansınız var. O nedenle özellikle sanatsever kişilerin hiç ayrılmak istemeyeceği muazzam bir ortam.


Annecy Gölü

Aynı Venedik gibi sular içinde olan Annecy kentinde bulunan ve ‘’mavi göl’’ olarak da adlandırılan Annecy Gölü’nü keşfetmek için tekne turlarına katılabilirsiniz. Tarihi dokuların ve doğal güzelliklerin bir arada bulunduğu Annecy’de bu şahane göl kenarında kartpostalları aratmayacak kadar güzel manzara fotoğrafları çekebilir, hemen gölün karşısındaki parka giderek çimlere uzanabilir ve tüm yorgunluğunuzu üzerinizden atabilirsiniz. Eğer buraya yaz döneminde giderseniz deniz bisikleti kiralayarak seyahatinizi daha eğlenceli bir hale dönüştürebilirsiniz.


Le Puy du Fou

Fransa’ya gittiğinizde kesinlikle görmeniz gereken Le Puy du Fou isimli yer, çok büyük bir alanda kurulmuş olan bir tema parkı esasında. Ortaçağ döneminde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak edenlerin gezmekten çok keyif aldığı bu yerde, yılın her dönemi birbirinden renkli gösteriler düzenleniyor. Adeta bir sinema filminin çekimine gitmiş gibi oluyorsunuz. Ziyarete gelen seyirciler oturuyor ve önlerinde ortaçağda yaşanan savaşlar canlandırılıyor, kutlamalar, şölenler düzenleniyor. Her gösterinin belli bir saati var ve bu plana uyarak pek çok aktiviteye katılma imkanı bulabiliyorsunuz. Burada yapılan gösterilerden çok zevk alacak ve açık havada tiyatro izlemenin tadını doyasıya çıkaracaksınız.


Lüksemburg Bahçeleri (Jardin du Luxembourg)

17. yüzyılda Kraliçe Marie de Medicis için yaptırılan bu şahane bahçenin hemen köşesinde muazzam bir Fransız şatosu da bulunuyor. 25 hektarlık bu kocaman alanın hemen hemen her köşesi heykeller ve yeşillikler ile donatılmış durumda. Hatta sekizgen şeklinde bir gölü bile var. Bot kiralayıp gezintiye çıkma fırsatını sakın kaçırmayın. Şehir ortamının gürültülü ve sıkıcı ortamından hoşlanmayan kişiler için çok iyi bir seçim olacak Lüksemburg Bahçeleri’nde, kukla tiyatrosu, bando gösterileri, tenis kortları ve açık hava kafeleri de mevcut.  Hem doğanın tadını çıkarıp hem de bu imkânlardan faydalanarak seyahatinize sıra dışı bir hale getirme şansını yakalayabileceğiniz bu bahçede yeşilin her tonunu görmüş olacaksınız.

KATEGORİLER