Her şeyin fotoğraflandığı, en ince ayrıntısına kadar paylaşıldığı sosyal medyada Fas, hala tüm güzelliğini saklamayı ve gizemini sürdürmeyi başarıyor. Popüler kültürün dışında kalmayı başarmış Fas, el değmemiş doğası ve kültürü ile bize sorarsanız daha bozulmamışken görülmesi gereken ülkelerin de başını çekiyor. Muazzam çöl safarilerinden tutun da antik ve kültürel turlara kadar harikulade gezi imkânları sunan Fas’ın bilinmedik yönlerini keşfedebileceğiniz birbirinden güzel 3 şehri listeledik bu yazımızda. İsterseniz gelin, lafı fazla dolandırmadan mutlaka görmeniz gereken bu 3 şehre bir de yakından bakalım.
1. Dakhla
Kazablanka’dan havayolu ile rahatlıkla ulaşabileceğiniz Dakhla, uçak inişe geçtiğinde çöldeki parlak kum tepelerinin eşsiz manzarası ile karşılıyor misafirlerini. Kum tepelerinin hemen ardında ise yüzlerce balıkçı teknesi ile göz kamaştırıcı bir mavinin ve kendine has bir sarının en güzel tonlarını sunan Dakhla, balık severler için de yöreye özgü hazırlanan lezzetleriyle uçsuz bucaksız bir ürün yelpazesi sunmayı başarıyor. Sahra Çölü’nün denizle buluştuğu bir yerde yer alan bu güzel şehir, güzel bir çöl off road turu yapmak isteyenler için de mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Diğer yandan daha önce de bahsettiğimiz gibi denizin yanında konumlanmış şehir, birçoğu denize sıfır olan hatta bazıları denizin içerisinde yer alan açık hava restoranlarıyla da takdiri hak ediyor. Yine deniz kenarındaki bir yer olan Ocean Vagabond ise konaklamak için bungalovlardan tutun da bir sörf dükkânlarına kadar orada arayabileceğiniz her şeyi sunuyor sizlere. Olur da Ocean Vagabond’a gitme imkânına sahip olursanız “kite loop” ve “bikini” mutlaka denemeniz gereken içkiler arasında yer alıyor.
2. Taroudant
Eğer ki daha kültürel bir tur yapmak istiyorsanız Taroudant gitmeniz gereken yegâne yer. Marakeş’in üç saat kadar güneyinde yer alan bu şehir aynı zamanda minik Marakeş olarak da adlandırılıyor. Kahve ticaret yolunun da üzerinde yer alan Taroudant, bünyesinde barındırdığı birbirinden farklı yerel pazarla aynı zamanda bir alışveriş şehri olarak da nitelendiriliyor. Öte yandan Patricia Schultz’un Ölmeden Önce Görülecek 1000 Yer adlı kitabında adı geçen La Gazelle d’Or da bu şehirde yer alıyor. La Gazelle d’Or ise bize sorarsanız “çölde bir vaha gibi” deyiminin hayat bulmuş hâli. Yaklaşık 250 dönümlük bir alana kurulan bu otel, Art Deco sanat akımından da oldukça fazla iz taşıyor bünyesinde. Tamamını gezmenin neredeyse imkânsız olduğu otel, sakin ve rahatlatıcı bir tatil geçirmek isteyenler için de biçilmiş kaftan. Yiyip içtiğiniz her şeyin doğal ve çok lezzetli olduğu bu otel, tatil bittikten sonra otelden çıkıp gerçekten de çölün ortasında olduğunuzu hatırlayınca yaşadıklarınızın bir rüya mı olduğunu sorgulatır nitelikte.
3. Essaouira
Sizler için listelediğimiz bir diğer şehir ise Essaouira. Surların içinde tamamen dışarısıyla bağını kesmiş olan bu şehirde, surların hemen ardındaki deniz manzarasını görünce hayrete düşüyor insan; acaba deniz ile aralarına neden bu surları yaptılar diye sorgulamaktan alıkoyamıyor kendini. Şehre girdiğiniz anda geçmişe doğru bir yolculuğa çıktığınızı hissettirecek Essaouira şehrindeki halkın büyük bölümü, devasa surlarının hemen ardındaki denizden tuttuğu balıklarla sağlıyor geçimini. Hâl böyle olunca da deniz mahsulleri oldukça geniş bir yer kaplıyor yemek kültürlerinde. Öte yandan kültüre, tarihe ve gastronomiye doyacağınız Essaouira’da “kite surf” yani uçurtma sörfü yapma imkânına da erişebiliyorsunuz. Diğer yandan bizlerin de aşina olduğu deve turlarıyla şehrin ve çölün tadını doyasıya çıkarma imkânı sunan bu güzel şehir, denizinin temizliği ve berraklığıyla da dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Heure Bleue Palais Hotel ise kalabileceğiniz en güzel otellerden biri. Şehrin surlarına inşa edilmiş bu otel, ihtişamlı görüntüsü ve sunduğu imkânlarla da konuklarını sonuna kadar tatmin etmeyi başarıyor. Sarı ve mavinin her türlü tonunun keyfini çıkarabileceğiniz Essaouira, bize sorarsanız Fas’a gidenlerin görmeden dönmemesi gereken yerlerin de başında geliyor.