Hırvatistan'ın Görür Görmez Aşık Olacağınız Şehirleri

Eğlenceli ve şirin tarihi yapıları, sıcak insanları, birbirinden güzel adalarıyla tanrı tarafından özene bezene yaratılan Hırvatistan, dünya gözüyle görülmesi ve o tatlı yağmurları altında ıslanılası bir yer. Adriyatik Denizi’nin yıldızı ülkenin size cenneti düşündürecek öyle kentleri var ki sırılsıklam âşık olacaksınız. Tanıştıktan sonra “hiç böyle olmamıştım” diyeceğiniz masallar kadar güzel 4 şehir:

Dubrovnik

1970 yılından beri UNESCO Dünya Tarih Mirası Listesi’nde olan Dubrovnik, etrafı surlarla çevrili eski bir kent. Bu kenti güzel kılan şeylerden biri ise surlarının üzerinden de Dubrovnik gezisine çıkabiliyor oluşunuz. Yok biz aşağıdan aşağıdan gidelim, derseniz şehrin önemli olaylarına şahitlik eden Stradun Caddesi ile başlayabilirsiniz. Şehri zengin eden Büyük Onofrio Çeşmesi, suyun pek kıymetli olduğu zamanlarda yapılırken mimarlarına bedeller ödettiği için büyük bir önem taşıyor. Özgün haliyle günümüze ulaşan Sponza Sarayı, bugün önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Görkemli Kiliseleri, çok kıymetli sarnıçları ve çeşmeleri, görülesi adalarıyla pek çok güzelliği barındıran Dubrovnik’te Fransisken Manastırı 70 bin kitabın yuvası haline gelmiş. Dubrovnik, aynı zamanda meşhur dizi Games of Thrones’un çekimlerinin yapıldığı kentlerden biri.

Zadar

Emekli bir albay kadar nizamlı şehir Zadar, doğasıyla da mimarisiyle de sizi tatmin edecek kadar güzel. Dünyadaki en başarılı yönetmen Alfred Hitchcock tarafından da güzelliği tescillenen Zadar’ın gün batımını izlemek için gelenler çok. Dalmaçya Adaları’na uzanan bir tur yapmak isterseniz öncelikle Zadar Marina’ya gelmeniz gerekiyor. Eski Kent diye adlandırılan Zadar, pek çok kilisenin yanı sıra Roma Forumu ile de büyük beğeni topluyor. İtalyan dokunuşunu fazlasıyla hissedeceğiniz bu şehirde yapılacak en güzel şey, ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan ıspanaklı pizzayı denemek olabilir. Zadar ile Zagreb arasında bulunan Plitvice Gölleri Milli Parkı da mutlaka görülmeli. Görünce ağzınızı açık bırakacak güzelliği benim diyen ressam resmedemez. Nefes kesici turkuazı besleyen şelaleleriyle 16 tane gölün kol kola verip oluşturduğu bu görüntüyü doyasıya yaşamak için bölgedeki otellerden birine usulca sığının. Kuş cıvıltılarıyla uyanmak ve tertemiz havada yürüyüş yapmak size çok iyi gelecek.

Split

Dalmaçya’nın göbeğinde yaşayan bu kent, o kadar çok tatilci çekiyor ki artık yazlıklarla dolup taşmış. Fazlaca güneş alan kente bu anlayışın yeni geldiğini düşünenler, herkesten evvel Roman İmparatoru geldi buralara! Kendisi “yazlık sarayım” dediği Diocletian Sarayı’nı Split’e yaptırdığı için bu konuda sizden her türlü önde. Bu saray, etrafında yeşeren yapılarla beraber verdiği görüntüyle Google Earth’e el sallıyor. Mavi bayrak taşıyan şehrin ünlü plajların en çok turist çeken etmenlerden. St. Duje Katedrali ve Peristil Meydanı gibi önemli yerleri var elbet ama siz İzmir’e göz kırpan bu şehirde muhtemelen en çok yüzeceksiniz. Film ve Blues festivallerinin yanı sıra Split Beach Festival ve Ultra Europe Music Festival bu şehrin en güzel yaz eğlencelerinden. Denizi, kumu, güneşi bırakın şehrin o taş sokaklarında yürümek bile midenizde kelebekler uçuracak.

Hum

Bir şehir olmamasına karşın Guinness’in dünyanın en küçük kasabası rekorunu elinde tutan Hum, Orta Çağ’dan bu yana el değmemiş güzelliğiyle Hırvatistan’ın en çok ilgi çeken yerlerinden biri olarak bu listede yer almayı fazlasıyla hak ediyor. Çünkü bu taş yapılı kasaba öyle büyüleyici ki sokaklarına daldığınızda üzerinizde modern dünyanın tozunu getirdiğiniz için pişmanlık hissediyorsunuz. Surlarla çevrelendikten sonra bir adım dahi büyüme zahmetine girmeyen bu enfes yerde hala yaşayan 21 kişi var. Teknolojinin kolaylıklarının caydıramayacağı kadar güzel olan Hum, en az bin yıllık geçmişiyle bugüne hizmet ediyor. Postanesi, tapınakları, taş yapılarıyla görkemli bir portre çizen kasabanın kapısı, üzerinde 12 ayı işaret eden bir takvimin izlerini taşıyor. The Assumption of the Blessed Virgin Mary Kilisesi’nin bulunduğu bu yer, tarihin içinde tarih sergilermişçesine bir de müze kucaklamış. Doğa gezileri için birebir olan Hum’ı ziyaret ettiğinizde Glagolitik Alley’de yürüyüşe çıkmayı ve üzerinde yüzyılların izini taşıyan humska biska içkisini denemeyi unutmayın.